13.02.2019
Birçok arkadaşımızın ardından şimdi de Şanlıurfa’da Yapı Kredi Bankası’nda çalışan Kemal Özden’i beyin kanamasından kaybettik. Kemal henüz 38 yaşındaydı, 8 Şubat akşamı hayatını kaybetti. Ailesine, yakınlarına ve tüm çalışanlara başsağlığı diliyoruz.
Türkiye’de yılda 100 binde 12-15 vakada rastlanan, 55 yaş üstünde daha sık görülen beyin kanamasının Yapı Kredi Bankası’nda ve sektörde bu kadar sık yaşanması düşündürücüdür. Kemal Özden’in ve diğer arkadaşlarımızın kaybı, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin ciddiyetini işaret eden sis çanlarıdır. Bu sesi duymak ve toplumsal hayatımızı bu sese göre düzenlemek boynumuzun borcudur. Konuyla ilgili olarak profesyonellerin ve beyaz yakalı çalışanların çok net talepleri vardır.
NEDEN ÖLÜMLER YAŞANIYOR?
Son birkaç on yılda iş hayatında huzur tümüyle ortadan kalkmıştır. Çalışanlar işletme karşısında güçsüzleştirilmiş, çalışma değersizleştirilmiştir; mobbing olgusu ortaya çıkmış ve iş yaşamının temel meselelerinden biri olmuştur. Profesyonel meslekler itibar kaybetmiş, müşteri ve hizmet veren, doktor ve hasta, öğretmen ve veli vb. arasında fiziksel çatışmalar gündeme gelmiştir. Bunun sonucunda çalışanlar, çalışma kaynaklı olarak zincirleme sağlık yitimine uğramaya başlamıştır. Çalışanların bedensel ve manevi bütünlüğü tahribata uğramakta, toplumsal hayatımızı derin bir çalışma acısı kuşatmaktadır.
“Bankacılık,” itibar yitiminin hızlı yaşandığı ve çalışanların hayatının gittikçe kabusa döndüğü bir sektör olmaktadır. Çalışanlar intihar ve kalp krizi, beyin kanaması gibi bilimsel olarak stresle ilişkilendirilen sağlık sorunları sonucunda hayatını kaybetmektedir. “Hasta bina sendromu,” mobbing ve stres çalışanlarda zincirleme olarak ciddi ruh ve beden sağlığı sorunları yaratmaktadır.
Nadide Kısa’nın hayatını yitirmesi sonrasında Yapı Kredi Bankası sektörde bu anlamda göze batmış, çalışanların üst üste genç yaşlarda beyin kanaması, kalp krizi gibi sağlık sorunlarından hayatını yitirmesi dikkat çekmiştir. Yapı Kredi sektörde bu anlamda sorunlu olan tek kuruluş değildir. Garanti Bankası çalışanı Ahmet Öncül, ING Bank çalışanı Levent Turan ve çeşitli kuruluşlardan isimleri bilinmeyen arkadaşlarımızı kaybettik. Bu kayıplar, sadece bizim şahit olduğumuz diğer sağlık sorunlarıyla birlikte düşünüldüğünde bile ciddi şüphe uyandırmaktadır. Kaldı ki çalışma arkadaşları da şüphelerini ifade etmektedir.
Çalışma yaşamında ortaya çıktığı anlaşılan bu ciddi tehlike, toplumsal bir sorundur ve toplumsal bir sorumluluk oluşturmaktadır. İşletmeler ve resmi kuruluşlar kadar mevcut sendikalar da bu anlamda işlevsiz kalmakta, görevlerini yerine getirmekten kaçınmaktadır.
ÇALIŞANLAR NE TALEP EDİYOR?
- Yapı Kredi Bankası’nda çalışırken beklenmedik şekilde ve genç yaşta hayatını kaybeden çalışanların, basına birkaç ay içinde yansımış olan Nadide, Esra, Alpay, Burcu, İbrahim ve Kemal’in vefatı başta olmak üzere, çalışma koşullarından kaynaklanan riskler açısından incelenmelidir.
- Bu ölümler, iş müfettişleri, Meclis komisyonları ve emek ve meslek örgütlerinin oluşturacağı bağımsız denetim birimleri tarafından soruşturulmalı, çalışma koşullarıyla olası ilişkileri açığa çıkarılmalıdır.
- En az Yapı Kredi Bankası kadar sorunlu olan tüm diğer finans kuruluşlarındaki kayıplar ve sağlık yitimleri çalışma kaynaklı riskler açısından taranmalı, soruşturulmalıdır.
- İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili mevzuatta meslek hastalıklarının kapsamı manevi bütünlüğün ihlalini ve zincirleme sağlık kayıplarını içerecek şekilde genişletilmelidir. Bu riskleri önlemek amacıyla ilgili bakanlıklar harekete geçmeli, bedensel ve manevi bütünlüğün tahribatı ile “çalışma acısını” önlemeyi hedefleyen özel bir kurumsal düzenleme yapılmalıdır.
- Psikolojik desteğe işyeri sağlık hizmetleri kapsamında gereken önem verilmeli, sağlık birimleri işletmelerin istismarına imkan vermeyecek şekilde çalışanların denetimine açık olmalıdır.
- İşyerlerinde mobbing ve psikolojik şiddete karşı işçilerin denetiminde olan psikolojik destek komisyonları kurulmalıdır.
- Bu konularda işletmelerin ve devletin resmi düzeyde atılması gereken adımlara ayak diremesi beklenebilir. Bu adımları beklemeden emek örgütleri, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri acilen ve fiilen denetim görevlerini üstlenmeye gayret etmelidir. Bu anlamda sektör temelli çalışma ve denetim zeminleri veya çalışanların danışabileceği mekanizmalar oluşturulabilir. Sendikaların şimdikinden daha aktif olup çalışanların katılımınısağlayarak işyeri temelli denetim organları oluşturmaları mümkündür.
Çalışırken ölmek, ruh ve beden sağlığımızı yitirmek istemiyoruz.
Bankalardaki şüpheli ölümler soruşturulsun.
Kurumlar sağlık riskleri açısından acilen denetlensin.
PLAZA EYLEM PLATFORMU
TOPLUMCU MÜHENDİSLER VE MİMARLAR MECLİSİ
POLİTEKNİK
MİMARLIKTA DAYANIŞMACI TABAN HAREKETİ
KAÇ BİZE GEL