AKP hükümetinin kentsel dönüşüm adı altındaki yağmalarına, imar planlarındaki değişikliklere ve milyarlarca dolarlık hırsızlığa dair soruşturmalar sürüyor, her gün yeni bir rezillik ortaya çıkıyor. Ortaya saçılan kir bir noktaya daha işaret ediyor; o da yağmacıların ortak özelliği olan eli çabukluk, aşırı hızlı davranma, alıp kaçma güdüsü… Bu yağmacı zihniyet kendisini kentlerimizin her yerinde bir anda ortaya çıkan AVM’ler, “rezidans”lar, siteler olarak gösteriyor. Hemen yapıp satmak, hemen halkın değerlerini ranta çevirmek istiyorlar.
Bu hız tutkusunun bir başka boyutu ise yağma inşaatlarında gerçekleşen işçi katliamları! Artık iş kazası söylemi tamamen terk edilirken, herkes yaşanan ölüm ve yaralanmaların iş cinayeti olduğunu kabul ediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İstanbul Meclisi’nin 2013 yılında, yalnızca basın yayın organlarından derlediği bilgiler 1203 işçinin yaşamını yitirdiğini gözler önüne seriyor. Bu ölümlerin 300’e yakını inşaatlarda, kentsel yağma projelerinde veya doğa katliamı projeleri olan HES’lerde gerçekleşmiş. Yaşamını yitirenlerin 59’u çocuk, 101’i ise kadın işçi… Tabii ki gerçek rakamlar bunların ötesinde… Sağlıksız büyüme modelinde, lokomotif sektör olarak lanse edilen inşaat sektörü kent suçlarında da, iş cinayetlerinde de başı çekiyor.
Yavuz Sultan Selim adı verilen doğa katili 3. Köprünün müteahhidini yanına çağırıp “inşallah 3 değil 2 yılda bitireceğiz, burada sözünü alıyoruz müteahhitten” diyen başbakanın, AVM’lerde açacağı mağazanın bir an önce bitmesini bekleyen sermaye sahibinin, el koyduğu kamu arazilerini yaptığı projelerle ranta çevirmeyi bekleyen AKP’li müteahhitin acelesi yağmacı zihniyetin göstergesi olduğu gibi, işçi ölümlerinin de büyük oranda nedenidir. Herhangi bir önlem alınmadan, sağlık ve güvenlik koşullarına aykırı, hızlı, koordinasyonsuz, onlarca taşeron işçisini daha hızlı, daha aceleci çalışmaya iten bu yağma zihniyetidir. Her proje hemen bitirilmeli, bunun için de işçilerin üzerinde mümkün olduğunca baskı kurulmalı, hızın önünü kesecek olan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri bir kenara bırakılmalı, araziler hemen ranta çevrilmelidir! Sonuç ise yüzlerce inşaat işçisinin ölümü veya yaralanmasıdır!
Bilindiği üzere taammüden adam öldürmek “bilerek, isteyerek ve planlayarak” adam öldürmek anlamına gelir. Ülkemizde yaşanan yağma sürecinde kent suçları kabarmakta, işin içine taammüden adam öldürme de girmektedir! İş cinayetleri de kent suçlarının bir parçasıdır ve hesabı sorulmalıdır!
30 Aralık 2012