Ülkemizin tarihinde önemli bir dönüm noktası oluşturacak seçimler yaklaşırken işçi sınıfının 1 Mayıs Birlik Mücadele Dayanışma Günü’ne doğru gidiyoruz.
Ekonomik krizin boyutu günden güne artarken patronlar sınıfı ve onların hamisi Erdoğan’ın Saray Rejimi, krizden çıkış yolunu emekçileri daha fazla sömürmekte görüyor. Emekçilere dayatılan ve gittikçe ağırlaşan yoksullaşma ve işsizlik, AKP iktidarından önce başlayan sosyal devletin tasfiyesi, eğitim, sağlık gibi temel kamu hizmetlerinin paralı hale gelmesi, enerji üretimi ve dağıtımının, ulaşımın, iletişimin, tarımın serbest piyasaya açılma politikaları bu büyük projenin tamamlanmak üzere olduğunun kanıtıdır. Son 21 yılda sosyal devletin tabutuna son çivi, kamusal emekliliği giderek imkânsız hale getirmek üzere çakılmış bulunuyor. Emekli olanlar da hayatta kalmaya bile yaramayan ücretlere mahkûm edilip, diğer yandan kar hırsıyla özel emeklilik sistemleri dayatılıyor. Saray Rejimi’nin temeli olan beton ekonomisi sürekli rant yaratmaya odaklandığı için emekçilerin ev sahibi olmaları imkansızlaşmakta ve aynı nedenle artan kiralar nedeniyle barınma hakları gasp edilmektedir.
Biz ücretli, işsiz, emekli mühendis, mimar ve diğer teknik elemanların durumu da işçi sınıfının genel durumundan ayrık değildir. Yoksullaşmadan, ağır çalışma koşullarından, barınma hakkından ve temel ihtiyaçlardan yoksun bir yaşamdan bizler de payımıza düşeni almaktayız. Düşük ücret, güvencesizlik, esnek çalışma, SGK primlerinin düşük ücretler üzerinden ödenmesi, fazla mesailerde ücret verilmemesi, fazla çalıştırma ve sosyal hak ihlallerine fazlasıyla maruz kalıyoruz. Üstelik vasıfsız işlerde çalışmaya zorlanmak, mesleğimizi sürdürebilmek için gerekli gelişim koşullarından uzak olmak gibi başka sorunlarımız da var.
21 yıllık AKP iktidarı başta sendikalar olmak üzere örgütlülüğü neredeyse bitirme noktasına kadar geriletti. Örgütlü yaşamın geriletilmesi sadece emeğimizin sömürülmesini kolaylaştırmamış, doğamızın da sömürülmesi, talan edilmesi sürecinde iktidarın pervasızca davranmasına yol açmıştır.
Biz toplumcu mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları, yapıların projelendirilmesinde ekolojik tahribata sebep olunmadan, doğa ile uyumlu binalar inşa etmeyi, köprüler yapmayı inatla savunduk. Çünkü biliyoruz ki deprem, sel gibi olayların felakete dönüşmemesi için mühendislik ve bilimin doğru uygulanması gerekir. Her türlü yeraltı ve yerüstü varlığın, doğal alanların en küçük parçasının dahi sömürülmesinin önünü açan neoliberal politikalara karşı yaşamı savunmaktan vazgeçmiyoruz.
Emekçilerin, EYTlilerin ve yurttaşların emek mücadelesi de, köylülerin, kentlilerin, yaşam savunucularının doğanın talanına karşı mücadelesi de sürüyor.
Önümüzdeki 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri için, bu kötü gidişin durdurulup emekçilerin sesinin yükseleceği bir dönemin başlayabileceği umudu toplumda güçlü bir şekilde yayılıyor. Haydi bu umudu, 1 Mayıs alanlarında hep beraber kararlı bir şekilde büyütelim. Bir araya geldiğimizde ne büyük bir güç olduğumuzu dosta düşmana gösterelim.
Tüm mühendis, mimar ve teknik eleman meslektaşlarımızı 1 Mayıs’ta Türkiye İşçi Partisi kortejlerinde, Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi pankartı ile yürümeye davet ediyoruz.
Sömürüsüz ve insanca bir yaşam için,
Yaşasın 1 Mayıs!
Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam!
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi