TMMOB 1954 yılında 2. Paylaşım Savaşı ertesinde Türkiye’nin ‘demokratik’ dünyaya eklemlenme çabaları çerçevesinde yukarıdan aşağıya kurulmuş ve sonrasında uzun bir dönem meslekçi, elitist, dar bir çerçevede faaliyet göstermiştir. Ancak toplumsal uyanışın gittikçe kendini geliştirmesi sonucu mimar ve mühendisler de kendi alanlarında yaşadıkları sorunların kökenine inmiş ve getirdikleri tespitler ve çözüm önerileri ile birlikte hem ülkemizin, hem meslek odalarının geleceğine sahip çıkmışlar , toplumsal talepler doğrultusunda kendi alanlarında bu taleplerin öncülüğünü üstlenmişlerdir.
Bu irade ülke gündemine ilişkin tüm konularda alternatif görüşler oluşturabilmiş, kapitalizmin sömürü ve talan politikasına karşı halktan, doğadan ve kültürel değerlerden yana yeni bir hat inşa etmiştir.
Toplum yararı diyerek kendini silinmez biçimde ülke tarihinde ve toplumsal hafızada var eden bu hat TMMOB’nin temsil ettigi kurumsal değerlerin temelidir.
Bu değerler, mesleki ve bilimsel birikimi yansıtan bakış açıları ve donanımın yanı sıra yaygın bir mücadele ile bedeller ödenerek elde edilmiş, bugüne aktarılmış ve geleceğimize de ışık tutmuştur.
12 Eylül dönemi ile birlikte başlayan toplumsal geri çekiliş ve devamında neoliberalizmin dünya çapındaki saldırıları, mimar-mühendis hareketini de etkilemiş, kendini işçi sınıfının parçası sayan ve bunu yüksek sesle haykıran iradenin sesi kısılmaya çalışılmıştır. Onun yerine geliştirilen bireycilik kültürü ile birlikte yeniden odalarda mesleki avantaj ve ayrıcalık elde etme çabaları uç vermiş, gelişmiştir.
TMMOB bu süreçte zor kosullarda mücadelesini sürdurmek ve genel çizgisini korumakla birlikte bu kültürel erozyondan etkilenmiştir.
Mesleki disiplinler bağlamında eğitimden başlayan süreçle birlikte ciddi nitelik kaybı yaşanmıştır.
Mühendislik-mimarlığın toplumsal sorumluluk bilgisi dar bir alanda sıkışarak piyasa talepleri hakim argüman haline gelmistir.
Tüm çabalara karşın ülkenin doğasinin, kentlerinin vahşice yağmalanmasına, teknik eleman emeğinin daha çok sömürülmesine engel olunamamıştır.
Üye çoğunluğunun koşullarının hızla kötüleştiği, işsizliğin başat sorun haline geldiği bugünkü ortamda üye ilişkilerinde dinamizm kaybedilmiştir.
TMMOB, işsiz, geleceksiz, TMMOB’nin belirlediği mühendis mimar asgari ücreti değil, genel asgari ücret göre, hatta uzun dönemli stajyerlik adı altında ücretsiz çalıştırılan meslektaşlari ilgili alanlara dönük etkin politika ve uygulamalar hayata geçirememiştir.
Özellikle yeni mezun/genç kesimlerde meslek odası ile aidiyet kurulamaması, üyelikle ilgili isteksizlik, duyarsızlık yaşanmaktadır.
Bir bütün olması gereken teknik eleman mücadelesi parcalanmış ve disiplinler arasında mahkemeleşmeler yaşanmıştır.
Üye ilişkilerinde temsiliyet esasları büyük ölçüde seçimlere indirgenmiştir. Bu durum, uzun süreli yöneticiliklerde bazı deformasyonlara yol açmış, yönetim ve delegasyon listelerinin oluşturulması dar ve kapalı organizasyonlar şeklinde gerçekleşmesi gelenekselleşmiştir. Farkli düşünce ve eğilimler içselleştirilememiştir.
Netice olarak devraldığımız bu tarihsel mirasta kolektiflik ve çoğulculuk, karar mekanizmalarına katılım anlamında örnek bir demokratik işleyiş yaratılamamıştır.
Bu durum TMMOB’nin gücünü azaltmaktadır.
Biz Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi olarak TMMOB ve bağlı odaların, bu dönemde taşıdığı misyona uygun olarak en geniş kapsayıcılıkta hareket etmesini, özellikle tabanını oluşturan genç, ücretli ve işsiz üyelerinin yarattığı dinamiğe yaslanması gerektiğini savunuyoruz.
Ülke genelinde sürdürülen rant ve talan politikalarına, kent yağmasına ve doğa tahribatlarına karşı çıkışın üye tabanı ile birlikte verilip yaygınlaşabileceğine ve etkili olabileceğine inanıyoruz.
Kent, ekoloji mücadelesi ve emek mücadelesinin birlikte yürümesi gerektiğini, bu mücadele alanlarının kopukluğunun, söylemleri topallaştıracağını düşünüyoruz.
Yönetim ve delegasyonlarda engelli, kadın, gençlik ve ücretli çalışan/işsiz vb. dezavantajli kesimlere kota uygulanmasını öneriyoruz.
Aynı zamanda bugün ülkenin her yanında yükselen direniş ve mücadelelerin TMMOB örgütlülüğü tarafından kucaklanmasını ve buna paralel biçimde teknik elemanların mücadelesinin yükseltilmesini talep ediyoruz.
İçinde bulunduğumuz Genel Kurul ve seçimler döneminde çağrımızı yineliyoruz. Daha dayanişmaci, daha katılımcı, daha birleşik, daha demokratik, daha güçlü bir TMMOB’ nin yaratılmasının hepimizin ortak görevi ve sorumluluğu olduğunu hatırlatıyoruz.
Sorumlu hareket etmenin koşulu, sorumluluğu üye tabanı ve hatta üye olmayan meslektaşlar ile paylaşmak ve bütünleşmektir.
Örgütlü mücadeleye ve dayanışmaya.
Yaşasın TMMOB.
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi – Şubat 2022