18.04.2018
MALTEPE DOLGU ALANI, BİR KENT SUÇU VE HALKIN CAN GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDEN BİR ALANDIR, MİTİNG ALANI DEĞİLDİR!
Bugün kıyı dolgu alanlarının İstanbul’a yeni bir ilçe doğurtacak boyutlara nasıl ulaştığı, bu durumun izlenen eşitsiz – adaletsiz kent politikalarıyla göbekten bağlı olduğu malumun ilanı.
Maltepe dolgu alanı projesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2012’de başlatıldı. Uzunluğu 3,5 kilometre, denize doğru eni 400 metre olan ve toplam 1 milyon 200 bin metrekarelik alanın 101 hektarını dolgu alan oluşturmakta. Maliyeti 201 milyon 780 bin TL olan ihaleyi ismini tüm yaşam alanlarımızın talanında gördüğümüz Cengiz İnşaat ve AKM Yapı almıştı. İlçe halkının ve sivil toplum örgütlerinin itirazlarıyla beraber TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi projeyi yargıya taşıdı. İstanbul 9. İdare Mahkemesi alan için “kamu yararı var” diyerek bilirkişi raporunu reddetmişti. Bilirkişi raporunda; projenin Kıyı Kanunu’na aykırı olduğu, kent silüeti açısından korunması gerekli görülen alanlardan biri olan “Bostancı Maltepe sahil yolundan Dragos’tan Adalar’ın görünümü” şeklindeki plan açıklamasına aykırı olduğu, spor ve rekreasyon alanlarının sosyal donatı ulaşım altyapısı, erişebilirlik ilişkileri bağlamında yer seçim kriterleri açısından şehircilik ilkelerine uymadığı, planların planlama tekniklerine uygun olmadığı tespitlerini içermekteydi.
Afet; ne “doğal”, ne “fıtrat” gereği ne de “kader”dendir. Bu tanımlar, sorumluluktan kaçan yetkililerin gerici bir dilin yerleştiği ağızlarından çıkan sözlerdir. Kentlerimize dair alınan yanlış kararlar, denetimsiz inşaat faaliyetleri, plansız kentleşme, rant ve yağma odaklı betonlaşma, giderek azalan yeşil alanlar ve geçirimli yüzeyler (toprak vb), kısacası toplum yararı gözetilmeksizin yürütülen politikalar deprem, sel, heyelan gibi olaylarla can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Dolgu alanlarda kullanılan malzemeler, radikal kentsel dönüşüm hamlelerinden artakalanın kullanılmasıyla alelacele elde ediliyor. Bu malzemelerin muhteviyatı göz önüne alındığında büyük bir İstanbul depreminde dolgu alanlarının sıvılaşıp çökme tehlikesi barındırdığını ve 1999 depreminde İzmit’de yaşanan kıyı bandının bir bütün olarak çökmesini akıllardan çıkarmamalıyız.
Dolgu alanlar suyun ve kentin ekolojik dengesine bilinçsizce müdahale demektir. Deniz ekosistemini yok etmektedir.
Öte yandan ekoloji alanındaki yıkım, yaşanmaz hale gelen kentler ve kaybedilen doğal alanlar en fazla emekçilerin yaşamını etkilemekte ve engellemektedir. Bu alanda mücadele etmek demek; gerici ve piyasacı dönüşümlerle her geçen gün daha yaşanmaz hale gelen kentlerimizde, emekçiler için “soyutlanma” anlamına gelen dayatmaya karşı durmak demektir. Kamusallık algısının, işçilerin emekçilerin sözünü söylediği biricik günde kent peyzajına kanserli hücre gibi eklemlenmiş bir dolgu yarımadaya indirgenmesi yanlıştır.
Bilimsel planlama süreçleri hiçe sayılarak, tepeden inme kararlarla ve kent suçu olarak hayata geçirilen bu dolgu alana dair TMMOB’ye bağlı odaların ve halkın çeşitli itirazlarına, davalarına rağmen 1 Mayıs alanı ilan edilmesinde emek ve demokrasi örgütlerinin imzası olmasını doğru bulmadığımızı, 1 Mayıs’ın kent suçu işlenmeyen başka bir noktada kutlanması ve bunun için yeni bir karar alınması gerektiğini belirtmek isteriz.
Kendine yapılan zulüm ve haksızlıklarla kent suçu olarak var edilmiş bir alan, emekçiler tarafından bu zulmün dillendirileceği yer olamaz. Maltepe dolgu alandır, kent suçudur; miting alanı değildir!
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi