Kozlu’da kaybedilen canların hesabı sorulacak mı?
Kamuoyunda infial yaratan, adına kaza denmemesinin mümkün olmadığı, 8 cana mal olan bir cinayet daha… Yine Bakanlar konuşuyor, bildik açıklamaları yapıyorlar. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini yasalaştırıyoruz diyerek bu alanı piyasaya devreden, taşeronlaşmayı kural haline getirenler konuşmayı bırakmalı, hesap vermelidir!
Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessesesi’nin bir kuyusunda yeraltı hazırlık işlerini yürüten Star Madencilik isimli taşeron firmanın dokuz işçisinden sekizi metan gazı boşalması sonucu oluşan göçükte hayatını kaybederken, bir işçi ise ağır yaralandı.
Yaşanan facianın akabinde olay yerine gelen Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, madencilik işinin riskli olduğunu, gaz çıkışının ani olması sebebiyle yapılacak çok bir şeyin olmadığını, olayın öngörülemez bir kaza olduğunu ima eden açıklamalarda bulundu. Daha önce Karadon Müessesesi’nde yaşanan ve 30 taşeron firmada çalışan işçinin ölümüyle sonuçlanan olayın hatırlatılması üzerine ise “Netice itibariyle hepsi işverendir. Asıl olan iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyup uymamadır. Sistem boyutu ayrı bir şeydir. Alt işverenlerde nasıl olmalıdır, şu anda bizim mutfakta çalıştığımız, siyasi partilerin, sivil toplum örgütleri de dahil oluyor. Kurallara uyulup uyulmadığı çok önemlidir” dedi.
DİSK’e bağlı Dev. Maden-Sen ise açıklamasında, galeri açmak için en az 20 metrede bir sondajla kazı yapılacak bölümün içinde biriken gazın alınması ve bu gazın tamamı boşalıncaya kadar beklenilmesi gerekirken, Star Madencilik işletmesinde buna uyulmadığına dair iddialar bulunduğunu, gazın tamamen boşalmasını beklemeden hazırlık çalışmalarının sürdürülmesi sonucu gazlı basıncın degaj patlamasına (kömürün basınçla püskürmesi) neden olduğunu belirtmiştir.
Bilindiği üzere taşeron firmalar, yasal olarak bir işyerinin asli faaliyet alanlarında çalışamıyorlar. Bu sebeple TTK’ya ait ocaklarda, galeri açma gibi hazırlık işleri taşeron firmalar tarafından gerçekleştiriliyor. Yasal mevzuat bu zorunluluğu getirse bile yine bilindiği üzere kamu işletmelerinde taşeron işçiler asli işlerde de çalıştırılıyorlar. Kaldı ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da taşeron firmaların çalışmalarına ilişkin bu sınırı kaldırmak için hazırlık yaptığını belirtiyor.
TTK’nın Karadon Müessesesi’nde yaşanan grizu patlamasına maruz kalan ve 30 taşeron işçisinin ölümüyle sonuçlanan olayda ve Kozlu’da yaşanan olayda görüldüğü üzere yukarıda tarifi yapılan ayrıntıların herhangi bir önemi kalmamaktadır. Yaşananlar, Bakanın ve yetkililerin ifade ettiği şekilde basit bir şekilde özetlenemez, asıl üzerinde durulması gerekenin iş güvenliği kurallarına uyulup uyulmadığına indirgenemez. Çünkü kapitalizmin açgözlülüğü bugün Türkiye’de kömür madenciliğini 19. Yüzyıl’ın ilkel şartlarındaki çalışma biçimi ile çalışan küçük ve kaçak işletmelerin eline teslim etmiştir. 1980’lerden itibaren kömür ocaklarının yanı sıra limanı, tersanesi, maden makineleri fabrikası, lojmanı, sosyal tesisleri, kampları, sineması, okulu, hastanesi olan ve 40 bin işçinin çalıştığı dev bir kurum olan TTK işlevsizleştirilmiş ve tasfiye edilmektedir. İşçiler taşeron, rödovans vb. çalışmalarla parçalanmış ve iş güvenliğinin en önemli dayanağı olan sendikal örgütlülükleri zayıflatılmıştır. Esnek çalışmanın sonucu kolektif hareket edebilme ve güvenliğin en önemli unsurlarından olan deneyim oluşturma durumları ortadan kaldırılmıştır. Yine güvenliğin önemli unsurlarından biri olan kaydetme süreci, küçük, parçalı, kayıtsız ve kayıt dışı çalışmayla yok edilmiştir.
Maden Mühendisleri Odası’nın 2010 yılında yayınladığı rapora göre Zonguldak havzasında özel işletmelerde yaşanan ölümlü iş kazalarının oranının kamuda yaşananlara göre 5-6 kat fazla olduğu görülmektedir. Ayrıca, Kozlu Maden Ocağı’nda çalışan işçiler, çalışma koşullarının ve iş güvenliği önlemlerindeki yetersizlikler nedeniyle geçen yıllarda iki defa iş bırakmışlardır.
Madencilik faaliyetinin tehlikelerinin daha fazla olması, madencilikteki iş kazalarını normalleştiremez. Taşeron çalışma ve TTK’nın tasfiyesi, madencilikteki iş cinayetlerinin başlıca nedenleridir. İşçi sağlığının ve iş güvenliğinin zeminini ortadan kaldırdıktan sonra sorunu iş güvenliğine uyup uymama meselesine indirgemek suça ortak olmaktan başka bir şey değildir. İşte bu nedenle, Zonguldak Kozlu’daki iş cinayetinin hesabı, başta bugünkü çalışma koşullarının yolunu açan siyasi iktidardan ve iş güvenliği önlemini almayan firmalardan sorulmalıdır.