• En Son
  • En çok Okunan
Kent ve Ekoloji Mücadelesi Aslında Yaşam Mücadelesidir!

Kent ve Ekoloji Mücadelesi Aslında Yaşam Mücadelesidir!

Temmuz 30, 2017
3 Aralık Mücadele Günüdür

3 Aralık Mücadele Günüdür

Aralık 3, 2022
İBB Suça Ortak Olma

İBB Suça Ortak Olma

Temmuz 27, 2022
Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı Asgari Ücreti Arttırılmalıdır!

Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı Asgari Ücreti Arttırılmalıdır!

Temmuz 16, 2022
Okmeydanı’nda Rantsal Dönüşüme Karşı Halkın Yanındayız

Okmeydanı’nda Rantsal Dönüşüme Karşı Halkın Yanındayız

Haziran 9, 2022
Kamusal Arsa ve Arazilerin Özelleştirilmesi-Özelleşmesi

Kamusal Arsa ve Arazilerin Özelleştirilmesi-Özelleşmesi

Haziran 5, 2022
Çorlu Ailelerini Savunduğu İçin Yargılanan Üyemiz Mühendis Birtan Altan’a Beraat

Çorlu Ailelerini Savunduğu İçin Yargılanan Üyemiz Mühendis Birtan Altan’a Beraat

Mayıs 20, 2022
Mühendislere Mimarlara Şehir Plancılarına Açık Çağrı

Mühendislere Mimarlara Şehir Plancılarına Açık Çağrı

Nisan 29, 2022
Yaşasın 1 Mayıs

Yaşasın 1 Mayıs

Nisan 29, 2022
TMMOB Neden Hedefte – Ümit Bayrak

Toplumcu Meclis’ten TMMOB ve Bağlı Odaların Genel Kurulları Sürecine İlişkin Açıklama

Şubat 16, 2022
Barınma Hakkı: Konut ve Kira Sorunu – Sinem Yıldız

Barınma Hakkı: Konut ve Kira Sorunu – Sinem Yıldız

Şubat 9, 2022
İklim Krizi

İklim Krizi

Haziran 5, 2022
TMMOB Mühendis, Mimar, Plancılar için 2022 Yılı Brüt Asgari Ücreti Belirledi: 7850TL

TMMOB Mühendis, Mimar, Plancılar için 2022 Yılı Brüt Asgari Ücreti Belirledi: 7850TL

Aralık 22, 2021
Toplumcu Meclis
Perşembe, Şubat 2, 2023
  • Ana Sayfa
  • Etkinlikler
  • Basın Açıklamaları
  • Haber & Duyuru
  • Makaleler
  • Sunumlar
  • İletişim
No Result
View All Result
Toplumcu Meclis
No Result
View All Result

Kent ve Ekoloji Mücadelesi Aslında Yaşam Mücadelesidir!

system
Temmuz 30, 2017
in Basın Açıklamaları
0

YOU MAY ALSO LIKE

3 Aralık Mücadele Günüdür

İBB Suça Ortak Olma

Kent ve Ekoloji Mücadelesi Aslında Yaşam Mücadelesidir!/Toplumcu Meclis

30 Temmuz 2017

 

18 Temmuz ve 27 Temmuzda gerçekleşen yağışların bilançosu oldukça ağırdı. Dakikalar süren yağışlar sonrası; binlerce yıldırım ve bunlara bağlı yangın, sular altında kalan tüneller, alt geçitler, kopan çatılar, çöken duvarlar, içme suyu şebekesine dönük spekülasyonlar,tüm ulaşım sisteminin çöküşü, elektrik arızaları ve daha uzayacak bir liste döküldü. Yetkililer tarafından yapılan tüm açıklamalar yağışlar sonrası ortaya çıkan hasarın sarılmasına dönük ya da meteoroloji verileri ışığında yağışın hangi gün saat kaçta olacağı yönünde. Oysa ki ihtiyacımız bunların yaşanmaması için üretilen politikalar olmalıdır. Kaldı ki bu kentte afet yönetiminin dahi yapılamadığı aşikardır.

 

Afeti yaratan eller, buna alışmamızı, normalleştirmemizi salık vermekte. Verilen saatte evlerimizden çıkmazsak afet bize hiç uğramayacakmış gibi. Ellerinizi kentlerimizden, doğamızdan çekmediğiniz sürece doğa olaylarının afetlere dönüşmesi kaçınılmaz olacak!

Büyük su kütlelerinden, göl ve derelerden buharlaşarak yağış olarak tekrar yer yüzeyine dönen su, geçirimli yüzeyden (toprak gibi ) süzülerek yer altı sularına karışır, içme ve kullanma suyu stoğumuzu oluşturur. Burada ormanlar, bitki örtüsü, sulak alanlar hayati öneme sahiptir. Doğanın bir diğer yöntemi de sulak alanlar vasıtasıyla yağışlar sonucu oluşan sel suyunun tutulumudur. Bu açıdan sulak alanlar da yine son derece hayati önemdedir. Dere, nehir ve göl kenarlarında tampon olarak adlandırdığımız geçirimli olması (betonlaştırılmaması, imara açılmaması) gereken bölgede toprak taşmalar sırasında suyu şişerek tutar, geçirimli yüzeyinden yer altı sularına süzerek geri gönderir. Kentlerimizin büyük bir betonlaşma hamlesi ile karşılaştığı bir dönemdeyiz. Döngüsünü tamamlayamayan su bugün artık yer yüzüne belirsiz zamanlarda, aniden ve çok yüksek miktarlarda sel olarak geri dönüyor. Yüzeyler geçirimsiz olması nedeniyle yağış sonucu oluşan sel suyu yüzeyde kalır ve kentlerdeki yüzey akıntısını oluşturur. Bu akıntı hali hazırda çoğu zaman dere yataklarında imar verilen evleri basar, canlarımızı alır.

 

Kent belleğindeki bazı isimler ne kadar da çok şey anlatıyor. Dereler, vadiler, tepeler, akarsular… Şimdi cadde dediğimiz yerlere bir de bu gözle bakalım. Belleğimiz bize bir şeyler anlatıyor.

 

2009 yılında 31 yurttaşın hayatını kaybettiği Ayamama Deresi’ndeki seli hatırlayın.

 

Şuan üzerinde yoğun olarak yapılaşılmış, bir cadde olarak Beşiktaş’taki Ihlamurdere’nin, Kağıthane’deki Akarsu’yun,

 

Çağlayan Dere’nin geçtiğimiz günlerdeki halini gözünüzün önüne getirin.

 

Osmanlı Arşiv Sitesi Kağıthane Deresi’nin taşkın alanına inşa edildi, arşivciler normal zamanda yapının depolarındaki nemden ve arşiv belgelerine zararından çokça söz ettiler. Zamanla dolan ve üzerinde yapı inşa edilmiş olan Dolmabahçe’nin 27 Temmuz günü tamamen denizle bütünleştiğini söyleyelim ve aynı alanda denizin altına 3 kat inen, tüm davalara rağmen inadına “beton” Kabataş Martı projesi’nin ve Kabataş- Mecidiyeköy metro hattının ve battı-çıktı projesinin olduğunu da hatırlatalım.

 

Son günlerde Kadıköy’de yapılan hava ölçümlerinde yoğun yıkım ve inşa faaliyeti sonucu Kadıköy’deki havanın tehlikeli sınırlarda olduğuna değiniliyor. Çeşitli illerde deprem odaklı kentsel dönüşüm toplantılarında profesörler deprem alarmı veriyor ve daha çok ve çabuk inşaat yapılması gerektiğini söyleyiveriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada beklenen depremi hatırlatıyor ve sadece İstanbul’da 15 yılda 200.000 inşaat yapmaktan bahsediyor. Yine 28 Temmuz tarihinde Enerji Bakanı Berat Albayrak üç adet nükleer güç santralinin 2023 yılına kadar %10 kapasitede çalıştırılacağını iddia ediyor. Tüm bu mega projeler, icraat fetişizmi, büyüme senaryoları doğanın hiçbir uyarısını dikkate almadan, kör biçimde devam ediyor.

 

Afeti yaratan kent politikalarıdır. Bu ezberlenmiş bir laf değil; her yağmurda, depremde yeniden güncellenen, uzmanların uyarılarının ne kadar doğru olduğunun göstergesidir. Tüm yetkililer ve bu kent politikalarının yürütücüleri bu afetin sorumlularıdır; ancak yurttaşların da bu imar faaliyetlerinin sürdürücüsü olduğunu söylemek gerekli. Bizleri bekleyen tüm afetlerin yıkımının bir parçası olmayalım, olmamak için tek başımıza değil; bir arada olalım! Manisa’nın Akgedik mahallesinde TOKİ konutları için arıtma tesisi inşa edilecek alandaki çam ağaçlarının ilçe belediyesi ekipleri tarafından sökülmesine karşı ağaçların gölgesinde, onlara sarılarak nöbet tutanlarla olalım! Isparta Yalvaç’ta bir ağaca çocuk gibi bakan, kesildiğini gördüğünde kucaklayıp onu kesenin karşısına geçip hesap soranla beraber olalım! Kuzey Ormanlarındaki her bir ağaca sarılalım, birbirimize omuz verelim! Bu mücadelenin bir yaşam mücadelesi olduğunu ve artık hiçbirimizin kaçacak bir yeri olmadığını görelim!

 

Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi

Etiketler: Kent ve Ekoloji Mücadelesi
Paylaş133Tweet83Paylaş33Paylaş23

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler

  • Basın Açıklamaları (78)
  • Etkinlikler (23)
  • Haber & Duyuru (68)
  • Kent Suçları Günlüğü (76)
  • Makaleler (67)
  • Sunumlar (26)

Son Yayınlananlar

3 Aralık Mücadele Günüdür

3 Aralık Mücadele Günüdür

Aralık 3, 2022
İBB Suça Ortak Olma

İBB Suça Ortak Olma

Temmuz 27, 2022
Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı Asgari Ücreti Arttırılmalıdır!

Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı Asgari Ücreti Arttırılmalıdır!

Temmuz 16, 2022
  • Ana Sayfa
  • Etkinlikler
  • Basın Açıklamaları
  • Haber & Duyuru
  • Makaleler
  • Sunumlar
  • İletişim


© 2021 ToplumcuMeclis.org

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Etkinlikler
  • Basın Açıklamaları
  • Haber & Duyuru
  • Makaleler
  • Sunumlar
  • İletişim


© 2021 ToplumcuMeclis.org

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?