• En Son
  • En çok Okunan
Kent Mekanına İktidar Konmaları – Deniz Öztürk*

Kent Mekanına İktidar Konmaları – Deniz Öztürk*

Mayıs 20, 2022
TMMOB mühendis, mimar, plancı asgari ücreti açıklansın

TMMOB mühendis, mimar, plancı asgari ücreti açıklansın

Ağustos 7, 2023
Akbelen Ormanı’nı Vermeyeceğiz!

Akbelen Ormanı’nı Vermeyeceğiz!

Temmuz 24, 2023
15-16 Haziran: Gücümüz Birliğimizden Gelir – Toplumcu Meclis

15-16 Haziran’ı Hatırlayın!

Haziran 16, 2023
Şahintepe halkının “Kentsel Dönüşüm” Çilesi… – Nurhan Altınakar

Şahintepe halkının “Kentsel Dönüşüm” Çilesi… – Nurhan Altınakar

Haziran 6, 2023
Can Atalay’a Özgürlük

Can Atalay’a Özgürlük

Haziran 5, 2023
Umutsuzluğa yer yok. Kararlıyız ve kazanacağız!

Umutsuzluğa yer yok. Kararlıyız ve kazanacağız!

Mayıs 22, 2023
UMUTLA, DİRENÇLE, KARARLILIKLA, 1 MAYIS’A

UMUTLA, DİRENÇLE, KARARLILIKLA, 1 MAYIS’A

Nisan 30, 2023
AKP’nin 2014 Yerel Seçim Beyannamesi kent suçlarının devam edeceğinin beyanatıdır!

Toplumcu Meclis Seçim Bildirgesi

Nisan 15, 2023
Deprem güvenli iş yerleri istiyoruz!

Deprem güvenli iş yerleri istiyoruz!

Mart 16, 2023
Deprem Sonrası İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Taşınması İçin Acilen Yapılması Gerekenler

Deprem Sonrası İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Taşınması İçin Acilen Yapılması Gerekenler

Şubat 24, 2023
Meslektaşlarımıza Açık Çağrı!

Meslektaşlarımıza Açık Çağrı!

Şubat 16, 2023
Afet Bölgelerinde Gıda Güvenliği İçin Bilgi Notu

Afet Bölgelerinde Gıda Güvenliği İçin Bilgi Notu

Şubat 8, 2023
Toplumcu Meclis
Pazar, Eylül 24, 2023
  • Ana Sayfa
  • Etkinlikler
  • Basın Açıklamaları
  • Haber & Duyuru
  • Makaleler
  • Sunumlar
  • İletişim
No Result
View All Result
Toplumcu Meclis
No Result
View All Result

Kent Mekanına İktidar Konmaları – Deniz Öztürk*

system
Mayıs 20, 2022
in Makaleler
0

YOU MAY ALSO LIKE

Şahintepe halkının “Kentsel Dönüşüm” Çilesi… – Nurhan Altınakar

Barınma Hakkı: Konut ve Kira Sorunu – Sinem Yıldız

20 Aralık 2017

İKTİDAR

İktidar gücünü ve varlığını göstermek istiyor.

Didim’deki Apollon Tapınağı, bugünün aklıselim insanının dahi, karşısında dikilen sütunun boyutları karşısında hayranlıkla ve sessizce durmasını sağlayabiliyor.

Mimarlık, iktidara varlığını ve gücünü göstermesi için imkan tanıyor.

Apollon Tapınağı, Ortaçağ’ın kaleleri ve kapalı bir kent kurgusu, Roma’da Colosseum, Hitler’in Nuremberg Toplanma Yeri gibi “büyüklük takıntılı, kişiye kendisinin önemsizliğini hatırlatan” mimari talebi, Tayyip Erdoğan’ın ne benzerdir ki yine “büyüklük takıntılı” Kaçak Saray’ı, Adalet Sarayları, Çamlıca Camisi…

Nuremberg Toplanma Yeri; mimarı Hitler’in en sevdiği mimar olan Albert Speer

MÜDAHALE

AKP’nin kente müdahalesi 15 yılın sonunda artık malumun ilanı. O kadar “büyük dönüşüm”lerle yola çıkıyorlar ve suçları o kadar büyük ki yaptıklarını saklayacak halı altı aramıyorlar bile. Kendilerinin de inkar etmediği bir coşkunlukla hareket ediyorlar. Özellikle kamusal alanda muhafazakarlaşma/alanın muhafazakarlaştırılması operasyonu her gün yeni örneklerle karşımıza çıkıyor. Bunu bir tür rövanş alma halinde, ideolojik yaklaşımlarının kent mekanlarını kullanarak izini kazıma biçiminde yapıyorlar.

Beyoğlu bu “büyük dönüşüm” çabasının en açık seçik örneği. Şuan bir beton yığını ve üzerinde saksılarda ağaçlar şeklinde özetlenebilecek “insansız” bir Taksim Meydanı masasız-sandalyesiz, kullanıcı profili tamamen değişmiş İstiklal sokakları; “saray” mimarına emanet, tam bir inat konusu haline getirilen Taksim Cami inşaatı; Emek’siz, AKM’siz, tüm sanat yapılarından arındırılmış Taksim; Tarlabaşı’nda, Okmeydanı’nda, Dolapdere’de, Bedrettin’de yerinden etme projeleri… Bu bütün proje, sadece kentin çehresinin dönüşümü operasyonu değil; bu bir yaşamın, kültürün ve yaşam biçiminin değiştirilmesi uğraşıdır. Öyle ki bir belediyenin batışı, ekonomik olarak sürdürememe dahi göze alınmıştır.

Tayyip Erdoğan, bir gün Dolmabahçe’deki ofisinden Beşiktaş’taki Kadıköy vapurundan inenleri izlediğini ve “kızlı-erkekli” halden, kadınların kıyafetinden pek rahatsız olduğunu ifade etmişti. Bu röntgenciliğin sonunda gelinen hal, Kadıköy’e müdahale edilmeliydi. Kadıköy gibi rantın çok yüksek olduğu bölgelerde çeşitli imar projeleri olmasının yanı sıra; kent yaşamına müdahale eden projelerin de ısrarla karşımıza çıkarıldığını görmekteyiz. Göztepe Cami Projesi gibi.. Ve son olarak yeniden gündeme gelen Kadıköy rıhtımda dolgu alan üzerine yapılmak istenen başka bir cami projesi.

YÖNTEM: KİMLİK-BOYUT-BAĞLAM

Kent mekanının yeniden düzenlenme yöntemleri için şöyle bir özetleme denemesi yapılabilir; yeni bir kimlik yaratma, bu yaratılan kimlikle beraber anıtsal-simgesel temsil öğeleri ortaya çıkarma ve bunları bir tarihsel bağlama oturtma. AKP iktidarı ve günümüz ile somutlarsak; bugün yaratılmak istenen muhafazakar karakter, şehircilik bilimi yok sayılarak “büyüklük” takıntısıyla üretilmiş camilerle, “tarihimiz, ecdadımız” söylemleriyle günümüz yapılarını taklitten öte geçemeyen üslup ve motiflerle bezeyerek dönüştürmeye çalışıyor.

Bir okul binası; saçak, payanda, Selçuklu kapılarına referans verdiği iddiasında cephe hareketleri…

AKP, yöntemine “milli” bir biçim aradı; Osmanlı-Selçuklu mimarisini seçti. Ancak çıkan ürünün Osmanlıyla da Selçukluyla da alakalı olması önemli değil; anımsatsın yeter! Bir kemer, biraz uzatılmış çatı saçağı, serpiştirilmiş payandalar, abartılmış “taç kapılar”… Bir kabuk işte aranılan! Okulların, kamu yapılarının yalıtım için kullanılan kaplamalarını gözünüzün önüne getirin. Çağlayan Adliye’sinin koca –güya stilize edilmiş- “taç kapı”larını hatırlayın. Hem şehircilik ilkelerine aykırılığı hem de yarattığı çevre tahribatı sebebiyle bir kent suçu olan Çamlıca Cami; cumhuriyet tarihinin en “büyük” camisini olarak reklam ediliyor. Tayyip Erdoğan’ın Anadolu Yakası’nda bir “selatin camisi” (padişahlar tarafından yaptırılmış cami) istemesi üzerine açılan yarışma sonucunda 16. yy’a ait görkemli yapıların kötü bir taklidinden ibaret bir proje seçilmişti ve AKP’nin uydurma tarih anlayışının bir simgesi olarak inşaat devam ediyor.

Bu kendini oturtmaya çalıştığı tarihsel bağlam çerçevesinde sık başvurdukları bir yöntem de “tarihin ihyası”dır. Ancak tarihi yapı, her şeyden önce tarihi belgedir ve tüm yaşadıkları, özgün halinin geçirdiği yolculuk, yılların katkıları, onun gölgesinde kalana kattıkları ile bugüne ulaşır. Çok mu romantik oldu? Ama korunmasını da buna borçlanır. Yeniden “tarihi yapı” yapmak – Demirören AVM’yi hatırlarsak- kopyacılıktır ve uluslararası koruma ilkeleri çerçevesinde de kabul edilmesi söz konusu değildir.

Bu “büyüklük” takıntısı, iktidarın varlığını hissettirme amacı doğrultusunda imkanlar ve ihtiyaçlar gözetilmeden vurgulanmakta. Ayasofya’nın karşısına Süleymaniye Camisi’nin getirilmesi “artık müslüman bir kente” yeni iktidarın yeni simgesini inşa etmekti. Ayasofya ile Sultanahmet Camisinin arasına hemen hemen aynı kütlede silüete giren Darülfünun’un anlamı; Avrupa kökenli neo-klasik üslupta inşa edilen bu Osmanlı üniversite binasının Tanzimat değerlerini taşımasıydı. AKP iktidarı ile “en büyük” olanı inşat etme söylemi bir güç gösterisi olmasının yanında yarattıkları icraat fetişizmini de besler bir araç aynı zamanda. En büyük adalet sarayı, kentin her yerinden görünen cami, en büyük havalimanı gibi projelerle hem kentin hafızasına imza atmak istiyor hem de ekonomik ve sosyal alandaki tahakkümünü kuruyor.

Darülfünün Binası; mimarı Gaspare Fossati olan yapı 1933 yılında yanmıştır.

Bu müdahale aslında cumhuriyetle girişilen bir mücadele aynı zamanda. Yeni kurulan genç cumhuriyet de kendi üslubunu, kendi simge yapılarını, yeni ve modern bir yaşamı kurguladı. Kamu yapıları, sanayi tesisleri, işçi konutları ve sosyal tesisleri, sanat icra mekanları, ulaşım yapıları modern bir üslupla inşa edildi. Seyfi Arkan’ın mimari proje yarışmasını kazanan İller Bankası projesi 1937 yılında inşa edilmişti. Birinci derece tescilli kültür varlığı olan yapı haziran ayında yıkıldı. Talimatla görevden el çektirilen dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek molozların önünde zafer pozu vermişti. Bu zaferi kime karşı kazandığını düşünmekte?

Bu dekor yapılardan birisi olarak hayata geçirilmek istenen oryantalist üsluplu Taksim Topçu Kışlası, tüm bu müdahaleyi kabul etmeyenlerce püskürtüldü, yaptırılmadı. Beyoğlu hala ve inatla bizim. Ülkenin yarısından fazlası “hayır, hayır, hayır” dedi ve demeye devam ediyor. Yani o pozu Gökçek çok erken verdi, mücadele bitmedi!

*Deniz Öztürk – Mimar, toplumcumeclis.org

Etiketler: iktidar
Paylaş133Tweet83Paylaş33Paylaş23

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler

  • Basın Açıklamaları (87)
  • Etkinlikler (23)
  • Haber & Duyuru (68)
  • Kent Suçları Günlüğü (76)
  • Makaleler (68)
  • Raporlar (2)
  • Sunumlar (26)

Son Yayınlananlar

TMMOB mühendis, mimar, plancı asgari ücreti açıklansın

TMMOB mühendis, mimar, plancı asgari ücreti açıklansın

Ağustos 7, 2023
Akbelen Ormanı’nı Vermeyeceğiz!

Akbelen Ormanı’nı Vermeyeceğiz!

Temmuz 24, 2023
15-16 Haziran: Gücümüz Birliğimizden Gelir – Toplumcu Meclis

15-16 Haziran’ı Hatırlayın!

Haziran 16, 2023
  • Ana Sayfa
  • Etkinlikler
  • Basın Açıklamaları
  • Haber & Duyuru
  • Makaleler
  • Sunumlar
  • İletişim


© 2021 ToplumcuMeclis.org

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Etkinlikler
  • Basın Açıklamaları
  • Haber & Duyuru
  • Makaleler
  • Sunumlar
  • İletişim


© 2021 ToplumcuMeclis.org

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?