Bu yazı Emre Gürcanlı tarafından 4 Eylül 2017 tarihinde İleri Haber Portalı (ilerihaber.org) için yazılmıştır. Korona (Covid-19) salgını önlemleri kapsamında çalışma alanımızın bir kısmının “evden çalışma” düzenine geçmesi üzerine yeniden paylaşıyoruz.
Evde çalışan, evden iş yapan, proje yetiştiren, karikatür, tasarım yapan arkadaşlarım var. Genel olarak hepimizdeki izlenim, ne kadar rahat oldukları, kendi kafalarına göre takıldıkları (!), çalışma saatini istedikleri gibi ayarladıkları, canları sıkılınca sırt üstü gidip yataklarına uzanmaları, ellerini uzattıkları zaman buzdolabından bir şey almaları, çay kahve yapıp keyifle bilgisayar başına geçtikleri vs. vs.
Evde çalışma deyince en azından benim çevremdeki arkadaşlarım, genelde bilgisayar başında bir üretim süreci içinde olan insanlar. Ancak onların rahat olduğu yönündeki izlenimi bir anda silip atmak gerekiyor. Öncelikle ev ve işyeri ayrımının ortadan kalkmasının ciddi bir sorun olduğunu anlıyorsunuz. Her şey iç içe giriyor, özel yaşam ve başkası için emek gücünü satma birbirine karışıyor. Sözgelimi misafirliğe gittiğinizde bile bilgisayarın hiç kapanmadığını görüyorsunuz, arada gidip bakıyorlar, telefonlarda sürekli gözleri, bazen 5-10 dakika yanınızdan ayrılıyorlar. Özellikle bilgisayar başında iş yetiştirmeye, mimari-statik proje çizmeye çalışan veya çizim/tasarım yapan kişilerde ise ortak özellik sürekli boyunlarını ovmaları, bellerini ovuşturmaları.
Evde çalışma deyince tabii ki büyük bir çoğunluğu başka iş kolları oluşturuyor. Özellikle de tekstil işkolu. Parça başı iş verme, fason üretim evlerde ayrı bir üretim bandı oluşturuyor. Aynen 200 yıl öncesinin Londra’sı, 150 yıl öncesinin Paris’i gibi evler aynı zamanda birer işyeri haline geliyor.
Küçük veya orta ölçekli, parça başına ve fason üretim yapan işyerlerinde günlük on iki saati aşan çalışmalar görülüyor, televizyon sürekli açık bir yandan dizi izleniyor, arada çaylar geliyor, ama bir fabrikadakinden çok daha yoğun ve aynı zamanda çok daha güvenliksiz ve sağlıksız bir ortamda çalışılıyor. Evde çalışma/ev eksenli çalışma tekstil sektöründe ilik açma, düğme dikme, kenar bastırma gibi işlerin kayıt dışı bir şekilde yapılmasıyla giderek artıyor. Butikler örgü işlerini evlere veriyor. Evde parça başı ücret ile yapılan işlerde çalışma ve dinlenme süreleriyle ilgili mevzuatımızda düzenleme olmamasına ek olarak evde yapılan diğer işlerde çalışma süresine eklendiğinde uzun sürelerle ve olumsuz şartlarda çalışmayla karşı karşıya kalınıyor.* Evlerin çalışma ortamı şeklinde düzenlenmemesi, makine ve diğer iş aletlerinin gerekli koruyucu güvenlik önlemlerinin alınmaması, yeterli aydınlatma ve havalandırmanın sağlanmaması, ev ortamında yaşlılar, çocuklar, hastalar gibi riskli grupların bulunması çeşitli sağlık sorunlarını ortaya çıkarıyor.* *
Düşünsenize normal bir sandalye üzerinde saatlerce bilgisayar başında oturuyorsunuz. Evinizdeki ışık sonuçta üretim için değil bir mesken için uygun, havalandırmaya zaten gerek duyulmuyor adı üstünde ev. Kimi zaman yanıbaşınızda çocuğunuz, kimi zaman yaşlı bir akrabanız varken düğme dikiyorsunuz. Ergonomik çalışma hak getire, peki evinizde duman detektörü var mı, sandalyeniz ergonomik mi, çalışma sahasının büyüklüğü hareketiniz için uygun mu, yangın söndürücünüz var mı, en basitinden ilk yardım setiniz bulunuyor mu, eve giriş çıkış, kaçış koridorları uygun mu, yürüme yollarında çocuğunuzun oyuncakları mı var yoksa rahatça yürüyebiliyor musunuz, takılma düşme riski ortadan kaldırıldı mı, elektrik kabloları, prizler ve her türden alet güvenli mi, zemininiz kaygan mı değil mi, aydınlatmanız, havalandırmanız, ısıtma ve soğutma sisteminiz uygun mu???
Bu soruların çoğuna olumsuz yanıt vermek zorundasınız, çünkü orası bir ev! Eğer işyerinde çalışsaydınız tüm bunları yerine getirmek “işveren” sorumluluğunda olacaktı, ama evde sizin sorumluluğunuzda değil mi? Çalışma koşullarının yanısıra “ev kazaları” gibi bir ek boyutu da eklediğinizde, aslında evde çalışmanın hem iş/yaşam dengesini bozduğu, hem güvenli ve sağlıklı çalışmadan uzaklaştırdığı, hem de çalışma saatlerini o veya bu şekilde uzattığı net bir şekilde anlaşılıyor. Proje de yapsanız, tasarımlar da hazırlasanız, konumunuz bir gecekonduda düğme diken kadın işçiden nitel değil belki nicel olarak farklı o kadar. Hukuksal açıdan bir hakkınız yok, kendi işinizi yapıyor gibisiniz ama artık yalnızca emek gücünüzü değil, kendi mekanınızı da sermayedara kiralıyorsunuz üstelik ücretsiz! Bu konuya sonra daha ayrıntılı dönmek üzere diyerek bu haftalık bu kadar diyorum…
**Tassie, J. ”Home Based Workers At Rısk: Outworkers And Occupatıonal
Health And Safety”, *Safety Science*, Cilt 25, No. l-3, 1997, ss. 179-186.