Cumhuriyet Gazetesi’nin 21 Ocak 2013 tarihli haberine göre, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nden komisyon görüşmeleri dahil 24 saat içinde geçirilen kararlarla en az 160 milyon liralık rant yaratıldı. Belediye Meclisi kararları var olan yargı kararlarını tamamen yok sayarken, hükümete yakınlığıyla bilinen kişi ve kuruluşları ihya ediyor.
Emlak rantı yaratmaya yönelik imar değişiklikleri arasında, hükümete yakınlığıyla bilinen Memur-Sen’e satılan arsanın bütün imar artışlarının kabul edilmesi, yine hükümete yakınlığıyla bilinen İlim Yayma Cemiyeti’ne tahsis edilen arsanın kotunun en yüksek noktadan belirlenmesi, Yenimahalle’deki “akaryakıt satış ve servis istasyonu” statüsündeki bir arsanın sahibine ardı ardına yeni izinler verilmesi yer alıyor.
En büyük rant ise Yenimahalle’deki bazı parsellerin üzerine yapılabilecek konut sayılarının rekor oranlarda artırılmasından elde edildi. Tamamı 24 saat içerisinde geçen jet kararlar sonucunda, konut sayıları 60883. ada ve Dodurga 40. adada 3’er kat, 44617. adada 4 kat, 44478., 44458. ve 60634. adalarda yaklaşık 5 kat, 446333. adada ise rekor bir değişiklikle 20 kat artan parseller bulunuyor. Bunun yanı sıra bazı bölgelerde ticari işleme de izin verilmesiyle rant katlanmış oldu. Yalnızca Yenimahalle’deki imar değişikliklerinden elde edilen rant 160 milyon lira değerinde.
Büyükşehir Belediyesi’nin daha önce verilmiş yargı kararlarını yok sayarak yaptığı değişiklikler arasında ise, Çankaya ilçesine bağlı Mühye mahallesi için hazırlanan ve geçtiğimiz ay Şehir Plancıları Odası’nın açtığı dava sonucunda iptal edilen kentsel dönüşüm bölgesi planlarının aynen kabul edilmesi, Dikmen Vadisi’nde bir binanın yıkılmasına yönelik kararın boşa düşürülmesi, ve bir otelin kaçak bölümlerine ruhsat verilmesi yer alıyor.
Açıkça görülüyor ki Ankara Büyükşehir Belediyesi de AKP hükümetinin torba yasalarından, siyasi bir taktik olarak karar verme süreçlerini oldu bittiye getirme hamlelerinden örnek alarak, seçim dönemi öncesinde giderayak başkentin rant piyasasından koparabileceğini koparmak peşindedir.
Halkın çıkarları ve kamu yararı kavramı tamamen göz ardı edilerek yapılan bu hukuksuz faaliyetler, kent halkının gasp edilerek inşaat firmalarına peşkeş çekilmesi anlamına gelmektedir. Halkımız bu yağma ve talan düzenine bir son vermek için, çirkin düzenin sürdürücülerinden biri olan Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimine ve en başta gözünü kar hırsı bürümüş olan Melih Gökçek’e gereken yanıtı yerel seçimlerde vermeli, “bu kent bizim!” demelidir.
23 Ocak 2014