Eskişehir Hoşnudiye Mahallesi yakınlarındaki demiryolu hattında 30 Aralık Pazartesi günü, Yüksek Hızlı Tren (YHT) kent içi yeraltı geçiş hattı inşaat çalışmaları sırasında 3 metrelik bir göçük meydana geldi. Çökme nedeniyle Eskişehir- Ankara ve Eskişehir-Konya seferlerini yapan trenler bir süre Eskişehir Garı’na ulaşamazken, garda bekleyen yolcular otobüslerle yaklaşık 2 kilometre uzaktaki YHT’lere taşındı.
Bu kaza, hükümetin çarpık hizmet anlayışına ve piyasacı mühendislik yaklaşımlarına kurban giden ulaşım faaliyetlerinin ilk örneği değil. Paramparça olan Karadeniz Sahil Yolu, Gökçek’in ODTÜ’den alelacele geçirmeye uğraştığı yoldaki çökme, Ankara’nın göbeğinde bir insanımızın ölümüne yol açan metro inşaatındaki göçük akla ilk gelenler.
Bunların yanında, Bilecik’in Ahmetpınar Köyü yakınlarında, hızlı tren hattı için yapılan tünellerin birinde de göçük meydana gelmiş, çalışmalar durdurulmuştu. Bakanlık ve TCDD ise çökme haberini yalanlayarak “ufak çatlaklar var” demişti. Ancak daha sonra yol çalışmaları nedeniyle patlatılan dinamitlerin arazi yapısını bozarak heyelana sebep olduğu, Ahmetpınar Köyü’nde de kaymalar meydana geldiği ve çatlakların oluştuğu ortaya çıkmıştı.
6,2 kilometreyle Türkiye’nin en uzun tüneli olan Ahmetpınat Mevkiindeki 26 nolu tünelde yaşanan sorunların çözülememesi nedeniyle Eskişehir-İstanbul hızlı tren hattının güzergahı 2013 yılında değiştirilmiş, bu mevkiide trenin Karaköy’den makasla eski hatta geçmesi, buradan Bilecik’e kadar yavaş ilerlemesi ve Bilecik’ten sonra kendi hattına dönmesi gibi komik bir çözüm önerisi ileri sürülmüştü. Bu öneri, herhangi bir çalışma ya da planlamaya dayanmadan, yalnızca zeminle ilgili yeni bir ihale yapmanın zaman alacağı düşünülerek, tünelin hükümetin “şov”larına yetişmesi hedefiyle yapılmıştı.
Yakın zamanda ise, Ankara’da yürütülen ve çok sayıda kamu görevlisi ve işadamının şüphelisi olduğu YHT Soruşturması kapsamında, Ankara-İstanbul Demiryolu Hattı Hızlı Tren Projesi’ni sürdüren Cengiz-IC İÇTAŞ-Belen Ortak Girişim Grubu’nun projenin 2. etabında TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ın talimatları doğrultusunda taşeron firmalara iş verdikleri ve demiryolu rantını paylaştıkları iddia edilmişti.
AKP’ye ve yollarına güvenemiyoruz, güvenmemek için çok sebebimiz var. Rant uğruna halkın güvenli ulaşım hakkını gasp eden kamu görevlileri ve işadamlarının kirli faaliyetlerine son verilmedikçe, piyasacı ulaşım yaklaşımlarını değiştirmeksizin her kazayı kısa vadeli “tamir” faaliyetleriyle çözmeye çalıştıkça bu kazalar daha çok yaşanacaktır.
1 Ocak 2014