Washington Post’ta yayınlanan bir ekonomik analizde Türkiye, büyük kentlerinde konut balonu sorunu ile karşı karşıya olan ülkeler arasında sayıldı. Toplamda 17 ülkenin yer aldığı listenin ortaya çıkardığı durum “endişe verici” olarak nitelendirildi.
Hatırlanacağı üzere 2008 yılında kapitalizmin küresel krizini tetikleyen de ABD’deki konut balonunun patlaması olmuş, krizin faturası dünya genelinde binlerce işçi ve emekçiye çıkarılmıştı. Burjuvazinin zararları devletler eliyle telafi edilirken yoksullar daha da yoksullaşmış ve kriz ekonomide büyük gerilemelere yol açmıştı.
Konut sektörünün “balon” düzeyine geldiğini gösteren işaretler arasında hızla artan konut fiyatları, yüksek fiyat/gelir oranları ve bir borç kalemi olarak emlak kredisinin ev giderleri arasında yüksek ağırlıkta olması yer alıyor.
Türkiye, Hindistan, Brezilya gibi yüksek enflasyonlu ülkelerde bir güvence olarak birikimlerin konut alanına yönelmesi (halkın artan güvencesizlik ve ekonomik kaygılar sebebiyle yatırım olarak yalnızca konut satın almayı güvenli bulması), GSYH artışındaki cansızlık ve yüksek işsizlik oranları gibi sebepler, konut fiyatlarıyla başlamak üzere bütün fiyatları yukarı çekiyor.
Talebi arzın çok üzerine çıkararak fiyatları artıran bir diğer etken ise hızlı kentleşme. Kentleşmenin plansız ve rantı sürekli artırmak amacıyla yürütüldüğü kapitalist düzende barınma sorunu insani bir mesele olarak değil bir kazanç kapısı olarak ele alındığı için, bir yandan kentlerin iç göçlerle artan işçi nüfusu konut sıkıntısı yaşarken, diğer yandan metropollerde süper lüks rezidanslar yükseliyor, inşaat şirketleri semiriyor.
Washington Post’taki haberde şu anda yaşananların, konut piyasasının 2008 yılındaki çöküşünün yavaş çekimdeki bir tekrarından ibaret olduğuna da değiniliyor. Konut balonları ne kadar şişerse gelecek krizin de o kadar sert olacağının, ve özellikle ülkelerin merkez bankalarının faiz oranlarını daha fazla düşürme imkanı kalmadığı için bu sefer hükümetlerin elinde geçen seferki gibi darbeyi yumuşatacak herhangi bir araç kalmadığının altı çiziliyor.
Türkiye’deki konut sorununa, AKP’nin yaşam alanları dahil her şeyi çıkar aracı haline getiren politikası ile bir çözüm bulunamayacağı açıktır. Aksine, hükümetin akıldışı imar ve kentleşme politikaları ile plan bütünlüğü, yerleşim yoğunluğu ve şehircilik ilkeleri hiçe sayılarak, başta kentlerin çeperlerindeki tarım arazileri olmak üzere her yere TOKİ blokları dikilmekte ve konut balonunun şişmesini hızlandırılmaktadır. Artık bu gidişe bir dur denmeli, kentlerdeki konut balonu patlamadan önce AKP’nin balonu patlatılmalıdır.
16 Ocak 2014